GönderenKonu:  (Okunma sayısı defa)

idareci

  • Site Yöneticisi
  • İleti: 9
  • Üyelik Tarihi: 19-03-2016
RE:Tartışmak, Tartışmak
Tarih : 19-03-2016 Saat : 21:50
Kul Sefili mahlaslı ozan Ali Turalı, Çorum’un Beylice köyünde 1964 yılında doğmuş. Yeteneği, duyarlı yüreği ile Anadolu’nun bağrında yeşermiş kıraç söğüdüne benziyor. Her kır emekçisi gibi ekmeğinin peşine takılıp kente gelmiş. Büyük kentin bütün kirliliğine karşın da temiz kalmayı başarmış biri o.

Her namuslu ve de zeki insan gibi Sefili yoksulluğunun, ezilmişliğinin nedenini araştırmaya başlamış. Köyüne bitişik bir köyden olan İbrahim Kaypakkaya’nın neden öldürüldüğünü merak etmiş. Derken Hanya’yı Konya’yı, yani emek sermaye çelişkisini anlamış. O günden beri de kendisine verilen sınırlı eğitim olanağının sınırlarını zorlayarak, kötülerle, haksızlıkla mücadele etmeye başlamış. Kuşkusuz bunu sanatla, şiirle yapmış.

Sefili eğitimini yoksulluk gereği lisede yarım bırakmış. Ama okumayla ilgisini kesmemiş. Örneğin Orhan Kemal’in emekçiden yana bir yazar olduğunu iyi biliyor. Oturmuş ona düşsel bir mektup bile yazmış “sen gittin gideli yazarlar bizi unuttu. Emekçi sınıf için roman, öykü, şiir yazan kalmadı” demiş.

Halk ozanları geleneğine uygun ölçülü uyaklı koşma türü şiirler yazıyor. Konusu ilkin aşk, acı doğa iken giderek hak, hukuk, eşitsizlik, sömürüyü eleştiriye dönüşmüş. Taşlamaları özentisiz, yalın olduğu gibi ve temiz. “Pireler” şiirinden bir dörtlük şöyle, “Akşam olur etrafımı sararlar/Polis gibi her yanımı ararlar/Adım adım vücudumu tararlar/Neden beni rahat koymaz pireler?” Sömürüye karşı öfkesi bazen bilenmiş Aşık İhsani baltası olup ufuk çizgisini kesiyor. Ama iyiye güzele karşı ipek kadar ince yüreğiyle Yılmaz Güney’e, Deniz Gezmişe, Sivas şehitlerine de ağıtlar yakıyor.

Amele kardeşim adlı şiirinde, kendisi gibi bir emekçinin durumunu anlatıyor.

“Bitlisli yoldaşım Davut kardeşim

Yoksa benim gibi boşta mısın sen

Şu koca dünyada yoktur bir işim

Kardeş benim gibi düşte misin sen…?” diyerek.

Kardeşçe üretip. Hakça paylaşmak üstüne kurulacak bir dünya için Kul Sefili’ye çabalarında başarılar diliyorum. Kalemi keskin, üretimi verimli sanatı yetkin olsun!...
   


20.08.2003

HASAN KIYAFET
 

idareci

  • Site Yöneticisi
  • İleti: 9
  • Üyelik Tarihi: 19-03-2016
RE:Tartışmak, Tartışmak
Tarih : 29-04-2017 Saat : 20:40

PİRSULTAN ABDAL’IN ŞİİRLERİNDE COĞRAFİ MEKAN

   Nizamettin Uğur hocamın da söylediği gibi, adına en fazla kitap yazılan halk şairimiz Pirsultan Abdal’dır. Bu kitapların çoğunluğu da elim de mevcuttur. Çoğunluğu bir birinin tekrarı gibidir, İbrahim Aslanoğlu’nun yazmış olduğu Pirsultan Abdal’lar kitabını ayrı tutarsak. Bu kadar çok adına yazılmış kitap var iken, Nizamettin Uğur hocamdan da böyle bir kitap yazdığını duyduğumda şaşırmıştım. Çünkü yazılmış olanlar bir birinin çok benzeri iken Nizamettin Uğur hocam ne yazacaktı ya da hangi yönünü yazacaktı Pirsultan Abdal’ın. Ama şunu da iyi biliyordum ki tekrarı olan şeyi yazmayacaktı. Nizamettin Uğur hocam bir yazı veya bir kitap yazacaksa en doğru olanını ve belgeli kaynaklara sahip en iyisini yazardı. Bundan hiç şüphem yoktu. Önce ki yazmış olduğu kitaplarda bunun kanıtı idi. Sabırsızlıkla bu kitabının da çıkmasını bekliyordum.

Uzun bir aradan sonra kitap Doruk yayın evinden çıktı. Kitabın ismini okuduğumda eskilerinden ayrı ve farklı bir çalışma olduğunu anladım. Bu güne kadar Pirsultan Abdal bu yönü ile araştırılmamış ve kitaplaştırılmamıştı. Pirsultan Abdal’ın şiirlerinde coğrafi mekân” Nizamettin Uğur hocam Pirsultan Abdal’ı bu yönü ile ele almış ve yazmıştı.

Kendimde naçizane bir halk şiiri yazan olarak ve alevi bir aileden gelmemle birlikte sosyalist olmamda bu mücadele insanı ve şairi Pirsultan Abdal’ı çok sevdirmişti. O nedenle bu kitabı da sabırsızlıkla okumayı istiyordum. Bazen, kitap okumayı çok istememe rağmen çalışma koşullarım buna engel oluyordu.  Çünkü çalışma saatlerim çok fazla idi bir de buna İstanbul’un trafiğini eklersen bana hafta içinde zaman kalmıyordu. Uykumdan fedakârlık edip bu güzel kitabı çabucak okuyup bitirmem gerekti.  Öylede yaptım uykularımda fedakârlık yapıp, öğle istirahatimde iş yerinde okuyup kitabı okudum. Elimde ki birkaç çok iyi yazılmış Pirsultan Abdal kitabı ile de karşılaştırdım. Şiirlerde geçen mekânlar ve şiirleri konusunda, çok yerinde ve gerçeklere uygun bir çalışma, doğru bilgilendirme olduğunu gördüm(alevi bir gelenek ile büyüdüğüm için çocukluğum bu hikâyeleri dinlemek ile geçti.) ve çok kıvanç duydum. Nizamettin hocamın böylesine dolu,  dolu bir kitaba imza attığından.

Nizamettin Uğur hocamı 1978 de Ankara Atatürk Lisesinde dersimize geldiğinde tanıdım. İyi bir öğretmendi, öğretmenliği yanında iyi bir insandı. Öğrencileri ile öğretmenliği yanında iyi bir dost olmayı da bilirdi.  Dertlerini dinler yardımcı olmaya çalışırdı. Çalışkandı, devamlı bir araştırma içinde idi. Çeşitli bölgelerde ve şehirlerde sivil toplum kuruluşlarında yöneticilik yaptı. Nizamettin Uğur hocamı edebiyat çevresinde tanımayan yok sayılacak kadar azdır. Çünkü yukarda da bahsettiğim kitap gibi çok önemli kitaplara imza atmıştı. 

Bu yazıyı aslında kitabı bitirdiğimde yazmam gerekirdi fakat zaman sorunum birde yazı yazma tembelliğimi eklersek buna biraz gecikerek de olsa yazıldı. Bu denli başarılı çalışmalarından dolayı Nizamettin Hocama çok teşekkür ediyorum. Yazıyı geç yazdığım içinde kendinden özür diliyorum. Sizi tanımaktan çok mutluyum eğitim emekçisi büyük insan.

Komünist Ozan