• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/
  • https://twitter.com/
    • DURSUNOĞLU ALİ KOMÜNİST OZAN
    • KOMÜNİST OZAN DURSUNOĞLU ALİ'nin Şahsi Sayfasıdır
BİZİM OZANLARIMIZ
Takvim

Halkın Ozanlığı 3

 

Geçmişten günümüze geldiğimizde ve geçmiş ozanlarımız ile bugün ki ozanlarımızı değerlendirdiğimizde, ortaya çıkan şu ki, geçmişte ki ozanlarımızın çoğunluğu daha halktan yana daha halk için ozandırlar. Aynen halkı için dara giden Pirsultan Abdal gibi, zenginden alıp yoksula veren, Bolu Beyine meydan okuyan Köroğlu gibi, Ferman Padişahın ise dağlar bizimdir diyerek Osmanlıya başkaldıran Dadaloğlu gibi, kısa çöp uzun çöpten hakkın alacak diyen Serdari gibi emperyalizme ve onun kapı kullarına başkaldırmışlardır.
Halkın ozanlarının bu çıkışışları karşısında devletin desteklediği Konya aşıklar bayramı kutlanmaya başlanmış, bazı alevi ozanları da oraya çekmeyi başarmışlardır. Çeşitli ödüller vererek halk ozanıyım diyenleri halktan koparıp devlete kapılanmışlardır.
İşte burada gerçek halkın ozanları da boş durmayıp yüreklerini ortaya koyup Devrimci Ozanlar Derneği (DEV-OZ) kurmuşlardır. Bunların başında Aşık İhsani gelmektedir. Aşık İhsani bu arada Türkiye İşçi Partisi (TİP) de üye olmuştur. Yanına aldığı devrimci ozan arkadaşları ile Anadolu’yu karış, karış dolaşmışlardır. Bu mücadele süresince defalarca tutuklanmışlar, cezaevine konmuşlardır. Ama yılmamışlardır. Daha kararlı bir şekilde yollarına devam etmişlerdir. Sazlarını silah sözlerini mermi edip halk ile kaynaşmaya onları uyarmaya uyandırmaya devam etmişlerdir.
Derken topu tankı ile halkın üzerinden eze eze geçen 12 Eylül faşist darbesi geldi. Sosyalistleri ve komünistleri toplayıp içeri attılar, halkın öncüsüyüm, sözcüsüyüm diyen yiğit ozanlarını da içeri attılar, Birçok yiğit ozanımız çareyi yurt dışına gitmek de buldu ve canını kurtardı faşizmin zindanlarında yapılan işkencelerden. Yurt dışına çıkmayan ozanların çoğu da eski konumunu koruyamadı. Bu arada yurt dışına çıkan ozanlarımızın birçoğu da saf değiştirdi değiştirmeyen pasif konuma düştü.
Bu saf değiştiren ve pasifleşen ozanlarımız bu kadarla da kalmadı, geçmişinde ki konumundan hicap duyup, o zamanki yaptıklarının ve mücadelesinin yanlış olduğunu yazdılar söylediler ve söylemeye de devam ediyorlar. Hatta yüzde yüz zıt oldukları görüşleri savunmaya bile çekinmiyorlar.
Özellikle 12 Eylül faşist darbesinden sonra gericileşen toplum, 15-16 yıldır daha fazla gericileşti v e yozlaştı, çünkü halkın uyarıcısı, uyandırıcısı ozanı görevini yapmıyordu. Yapanlarda bir elin parmağı kadar ancaydı. Bunların çoğunluğu da yurt dışında yaşıyordu. Onlar bulundukları ülkelerden mesajlarını gönderiyorlardı ama halkın arasında olmadıkları için fazla etkili olmuyordu. Ama o keskin şiirleri ile karşı duruşlarına devam ediyorlardı. Yurdumuzda kalan birkaç ozanımızdan bazılarını da vakitsiz kaybettik.
Yurdumuz gericiliğe teslim olmuş iken, gerici katliamlar yaşanırken sesini çıkarmayan ama kendine halk ozanıyım diyenler, elinde sazları ile gül bülbül türküleri söylüyorlardı. Halkın acısı kederi ve toplumun sürüklendiği karanlık onları hiç ilgilendirmiyordu. Yinede halk ozanıyız diyorlardı. İktidarların borazanlığını yapıp işkembelerini şişiriyorlardı. Ne yazık ki bunların içinde kendine solcuyum diyenlerde vardı.
Bu durum eskiden beri beni rahatsız ediyordu. Yazdığım eleştirel yazıları hakaret sayıp bana saldırıyorlardı. Falanca ozana nasıl hakaret edermişim. Hakaret etmediğimi onlarda iyi biliyordu ama uçları kendilerine de dokunduğu için feveran ediyorlardı. Onlar feveran ettikçe eleştirime devam ediyor geri adımda atmıyordum. Bunlardan birçoğu sosyal medyadan tanıdığım daha sonra yüz yüze de tanışma imkânım olan arkadaşlardı.
Hal böyle iken halkın ozanı nasıl olmalıydı, bunun tanımını iyi koymaktı. Halkın ozanı ile halk ozanı arasında fark ne idi, geçmiş ozanlarımızın tanım örneklerinden yola çıkarak görebilirdik bunları.
Sosyalist ozan İhsani ozanın tanımını yaparken “Halk ozanı kimdir, halk ozanlığı nedir? Halk ozanı halkın yanında olandır. Yani halkın görmeyen gözü, duymayan
kulağı, söylemeyen dilidir. Yani halk bir derya, halk ozanı bir balıktır. Dahası, halk kır çiçekleri, halk ozanı bir arıdır. Bir de şöyle diyelim halk ozanı, derin ve karanlık kuyulara atılan halkını kartal pençeleriyle çıkarıp ap-aydınlığa götürendir. Halk ozanının okulu yoktur. Halk, derdini belasını sevincini söyletmek için ozanını yaratmıştır. Halk var oldukça ozanı da olacaktır. Aşık İhsani 1999”
Bu tanıma katılmamak mümkün mü? Halk ozanı kendini eğlendirmez, kendi derdini söylemez, gördükleri karşında bana ne demez. Halka sırtını dönemez, görmezden gelemez.
     İhsani Baba ile İstanbul da sohbet ederken söz Musa Eroğlu’nun söylediği, sözleri Dursun Ali Akınet’e ait olan yolun sonu türküsüne geldi. İhsani baba hiddetle:
  “Ne demek “Bana ne yazdan bahardan” böyle bir söz olur mu?” dedi. Ve devamında, “ kendine ozanım diyen kişi hiçbir zaman sözlerine bana ne diye başlayamaz,” dedi. Çünkü halkın baharı da, yazıda, üzüntüsü ve sevinci de ozanı ilgilendirir.  Ozan bunların hiç birine bana ne deyip sırtını dönemez.
Peki İhsani baba bu eleştirisinde haksız mı, ya da eleştiri yapmasın mı? İçinde bulunduğumuz durum bu tür türkülerin, şiirlerin yazılıp söyleneceği zaman değildir. Aslında halkın ozanı hiçbir dönemde bu tür eylemlerde bulunmamalıdır. Daima halkın gözü kulağı olmalıdır.
“Devlet kapısından beslenip öten / her sazı çalana ozan mı derim / Halka sırtın dönüp görmezden gelen / Devletçi olana ozan mı derim / Halktan yana çalıp çığırmıyorsa / Halkın dertlerini duyurmuyorsa / İşçi sınıfını kayırmıyorsa / Böyle bir yılana ozan mı derim / Ozan olan halkı için seslenir / Halktan ilham alır ondan beslenir / Halka sözcü olur onu üstlenir / Her sözü yalana ozan mı derim / Kul Sefili ozan olan hür olur / Düzen karşısında sesi gür olur / Grevlerde işçi ile bir olur / Uzakta kalana ozan mı derim.
Burada halkın ozanının tanımında büyük usta Aşık Mahsuni’ye kulak verelim.   “16 Mayıs 2002 e yitirdiğimiz büyük üstat, Cumhuriyet dönemi başkaldırı şiirinin tanınmış ismi Mahsuni Şerif gerçek ozanı şöyle tanımlıyor:
1- Halk ozanı durup dururken korkmaz ve vicdanında taviz vermez.
2- Halk ozanının canını çekinmeden vereceği tek kapı halk olmalıdır. Çünkü unvanın da (halk ozanı) görevini üstlendiği görülmektedir.
3- Halk ozanı hem devletçi hem halkçı olamaz. Çünkü kendine halk ozanıyım diyenler 1500 yıldır halkına baskı yapan, zulüm yapan devletin karşısına çıktıkları için büyük olmuşlardır. Der.
Bu gidiş karşısında ne yapabiliriz diye düşünürken, İsviçre de yaşayan halk şairi arkadaşım Yusuf Ter ile “Sosyalist Ozanlar Birliği” isminde bir internet sitesi kurduk ve tanıdık bazı isimlere çağrıda bulunduk. Birçoğu çağrımıza kulak verdi. Yusuf Ter arkadaşım bir tartışma açtı “Halkın ozanı Sosyalist Olmalı mıdır? Olur, İse Neden sosyalist Olmalıdır?” Yerinde bir tartışma idi, kendine halkın ozanıyım, şairiyim diyen yerini açıkça belirtmeli ve orada görevini yapmalıydı.
Bu tartışma sorusunu sosyal medya üzerinden tanıdık veya tanımadık ozan ve şair arkadaşlara iletti, yine çoğu açıkça fikirlerini yazarken bazıları bunu belirtmekten kaçındılar. Çoğunluklu olumlu yaklaşırken, bazıları ozanın yeri halkın yanıdır deyip geçiştirdi. Ama şunu söylemeyi de istemedi “hangi halk” halk bölünmüştü çünkü. Peki, halkın ozanı hangi halkın yanında olacaktı. İktidarın yanında kalıp, oradan nemalanıp, oranın borazanlığını yapıp ezilen halkına sırtını mı dönecekti? Yoksa her şeyi göze alıp ezilen, çile çeken halkın yanında mı olacaktı? Bunu birkaç ozanımız dışında başkası net koyamıyordu. Bizim eleştirimize de karşı çıkıyorlardı. Biz eleştirimize devam edeceğiz onlarda karşı çıksınlar. Dün neysek bugün aynıyız yârinde aynı olacağız. Aynı Almanya da yaşayan ozanımız “Zamani” gibi, yetmiş beşte tanıdığımda da buydu bu günde aynı.
İşte bende Yaşayan ozanımız Zamani gibi ozanlarımıza halkın ozanı derim.
 Buradan hareketle, günümüzün şu sıkıntılı ve faşist baskılarının yükseldiği dönemde, yine halkını uyarmak onun ozanına düşer. Yani kendine halkın ozanıyım diyenlerde, bu faşizan baskıların, gerici eylem ve söylemlerin karşısında olan sosyalist söylemleri ve dizeleri ile seslerini yükseltmelidir. Tarihe sessiz kalmadıklarını düşmelidirler.  


Yetmiş beşte tanıdığım Zamani
Yıllar geçse değiştirmez bilirim
Susturamaz padişahın fermanı
Yıllar geçse değiştirmez bilirim
Onun için ben yolundan gelirim
 
 
   
Komünist Ozan – Dursunoğlu Ali

Yorumlar - Yorum Yaz
KİTAP SATIŞ
Üyelik Girişi
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam54
Toplam Ziyaret241963
Site Haritası